KAMU KURUMLARININ ÖZELLEŞTİRİLME NEDENİ

   Temmuz 2024. Kamu Kurumlarının Özelleştirilme Nedeni. Bu yazımı ilk kez 2013 yılında face üzerinde paylaştığım’da sitem hacklendi. Böylece iki ay süresince kapalı kalmıştı.

Yazıma önce geçmişi hatırlatan 1960 başlıklı bir anlatım ile başlıyorum. Akabinde bu olayın şeklini ve doğruluğunu açıklayan Süleyman Demirel’in bir anısını aktaracağım. Devamında ise 24 Ocak başlıklı yazım ile devam edeceğim.

   1960 yılında S.S.C.B. (Rusya) kendi ülke toprakları üzerinde bir U2 casus uçağını düşürüp, pilotunu sağ ele geçiriyor. Önce ‘Bir casus uçağı düşürdük, pilotu da öldü‘ diyor. Kimse sahiplenmiyor. Sonrasında ise ‘pilotu elimizde sağ’ dediklerinde ABD ‘Uçak ve pilot, benim’ diyor. U2 casus uçağı Adana İncirlik Nato üssünden ABD’nin ’emri’ ve Türkiye’nin onayı ile kalkmış oluyor. —-

  SÜLEYMAN DEMİREL’İN HATIRATLARINDAN: 17 Haziran 2017 tarihli Hürriyet Gazetesinden- 1966 yılında S.S.C.B başbakanı Aleksi Kosigin Türkiye’ye resmi ziyaret yaptı. Bana:  ‘Ülkenizden kalkıp bizim askeri yerlerimizin fotoğraflarını çeken uçaklar var. Sizin bu fotoğraflara ihtiyacınız varsa hemen göndereyim, değilse lütfen ülkenizi kullandırtmayın‘ dedi. Diyor. Ne yazık ki Demirel’in hatıralarında geçen bu olay aşağıda yazdığım konularında doğrulanması oluyor.

Bu durumu, O günden bu güne gelmiş geçmiş bütün Türk Hükümetleri biliyor. Çünkü devlet kayıtlarını unutmaz. Ne var ki Hal böyle iken, ABD’nin isteklerini tekrar tekrar kabul etmek!. Bir Başbakanın Kişisel ikbali için tekrarını kabul etmek!. Ne yazık ki Türk Milletini her türlü kötülüğe açık hale getirmektir.

ECEVİTİN BAŞINA GELENLER VE BU MİLLETE REVA GÖRÜLENLER: 

   1978 yılında CHP Azınlık Hükümeti kuruluyor. Başbakan Bülent Ecevit. ABD Dünya Bankası bir rapor, diğer bir tabir ile  ’emir’ name  gönderiyor. Mealen: T.C. ve Hükümeti olarak devletin elinde bulunan tüm fabrika ve kurumlarını özelleştireceksiniz. Ve daha sonra satılması için kanun çıkartacaksınız deniliyor.

Bu emri yerine getirmediğinde Siyasi kariyerini biteceğini bilen! Yine de Ve Dürüstlüğünden kimsenin şüphe etmediği Ecevit bu emri reddediyor. Günümüz söylemleri ışığında Akp İktidarı devrinin tabiri ile!. Ecevit ABD’ye karşı ‘DİK durmuş‘ olsa idi onlarca yıl iktidarda kalırdı. (Ne var ki bu sonuç Türk milleti için Ecevit’in ABD’ye karşı 2. DİK duruşu idi.)

 Yıl 1978 sonları. Buna göre Zamanın ABD Büyük Elçisi başbakanlığa çıkıp  gerekçesini mealen açıklıyor. Sayın Başbakan; Edindiğimiz bilgiler doğrultusunda S.S.C.B. de bazı askeri hareketlilik var. Bu yüzden durumu daha net öğrenmek istiyoruz. Bunun için İncirlik Üssünden U 2 casus uçağının kaldırılıp Sovyet toprakları üzerinde keşif yaptırmak istiyoruz. Bu nedenle izniniz gerekiyor, der.

(Bu içerikler Gazeteci Yazar Cüneyt Arcayürek’in geçmişte okuduğum kitabından aklımda kalan anlatımlarıdır.)

Yinede Ecevit yukarıda belirttiğim açıklamalar doğrultusunda hareket eder. Böylece ABD ye karşı TC menfaatlerini düşünerek siyasi hayatında 4 hata yapıyor. (1. Haşhaş ve Kıbrıs, 2. U2 casus uçağına karşı çıkması ve 3. Özelleştirmeye karşı çıkması. 4. ve son hatası:. 2003 yılından hemen öncesi başlayan Abd Saddam Harekatı için ABD askerlerine destek vermemek.)

   Sonuç olarak İkbali için Türkün köleliğini kabul etmemişti. Vay! Sen’misin bu emri yerine getirmeyen!

   Şimdi yazacaklarımı Elinizi vicdanınıza koyarak okuyup, değerlendiriniz. 1979 yılı yoklukların nedeni!

   Sene 1979 başları. Kamu Kurumlarının Özelleştirilme Nedeni olanlardan biride O zamanki Türkiye Odalar Birliği idi. ABD’nin emirlerini direk yazmayıp diğer yollardan Eceviti yeren ağır gazete ilanları yayınlamıştı. Bu ilanlar sonrasında Türkiye’de her şey değişti değiştirildi. Böylece Dün bakkal toptancı ve petrol ofislerinde her şey vardı. Lakin dün olan her türlü yiyecek ve yakıt bir anda yok oldu.

   Nasıl yok oldu? Dışarıdan getirilen petrol gelmedi – gönderilmedi. Rafineri çalıştırılmadı. Ne yazık ki Evlerde tüp gaz bitti.  Ampul, çay, şeker vb her türlü katı ve sıvı yağ kalmadı. Üretici toptancıya erzak vermedi. Böylece Toptancı bakkallara nakliyatı kesti. Daha sonra Motorlu araçlar petrol olmadığı için çalıştırılamadı. Ne yazık ki Bütün bunlar olurken Süleyman Demirel, oturduğu yerde kendisine verilecek iktidarı bekliyordu.

Buna göre Rte’nın hapishanede kendisine verilecek iktidarı beklediği gibi!

   Size soruyorum! Bir ülkede bu tip bir olayın olması için top yekün bir savaş olması gerekmez’mi idi. Ayrıca salgın bir hastalık tüm ülkeyi etkileyen bir deprem vs vs olması gerekmez’mi?  Ne oldu’da  her şey bir anda yok oldu! Ve buna rağmen SONRASINDA Ne oldu da  her şey bir anda meydanları, tezgahları doldurdu? Cenabı Allah, Hz Musa’ya inananlara gökten bıldırcın eti indirdiği gibi yedi göğü aralayıp nimetlerini bize mi gönderdi? 

   Evet Allah huzurunda, kulunun karşısında elinizi vicdanınıza koyacağınız yer, bu sorumun cevabıdır.

24 OCAK 1980 KARARNAMESİNE GİDEN YOL:

Ve sonrasında  1979 yılı  5 Aralık günü  milletvekili ara seçimleri yapıldı. Sonuç olarak Adalet Partisi 5 milletvekilinin tamamını kazandı. Ecevit aynı akşam saatlerinde istifa etti. Ne yazık ki Ecevit ve CHP’ye bir ad konuldu: Ecevit (CHP) yokluk demek! Ve yıl 2024 hala aynı lafı yazıp, söyleniliyor. Heyhat! Dış devletlerin isteklerini, emir addedenler kahraman olarak gösteriliyor. Bu seçim sonuçlarına ek olarak Uzun bir zamandır ABD’de bulunan Turgut ÖZAL Türkiye’ye gönderiliyor geliyor. Bu arada RTE, 22 sene tek başına nasıl iktidarda kaldı? Neye karşılık. 

   1980 yılı Ocak ayı başında, dışarıdan destekli Adalet Partisi Azınlık Hükümeti güven oyu aldı.  Başbakan  Süleyman Demirel. Turgut Özal; Başbakanlık Müsteşarlığı ve DPT müsteşar vekilliğine getirildi. Bu ikilinin  yaptığı en büyük tasarı ve kanun ne olmuştu dersiniz! Dünya Bankası  üzerinden ABD’nın istediği, Ecevit’in kabul etmediği; Devlet mallarının satılması emrini;

   24 OCAK KARARNAMESİ ADI İLE KABUL ETTİ!! Ve bu millette alkışladı. Bu kanun, Hükümet olmanın ‘diyeti‘ idi.

   Sıra Bu Satışlar İçin Halkın Ağzına Sakız Verilmesine Geldi.

Evet Kamu Kurumlarının Özelleştirilme Nedeni ABD ve Dünya Bankası istedi AB ülkeleri desteklediği içindir. Sonuç olarak bu satışların halka anlatılmasına halkın kandırılmasına sıra gelmişti. Özellikle özelleştirme gayretinde olan hükümetlerin, halkın ağzına öyle bir sakız vermeleri gerekiyordu’ki, halkın ağzından düşmesin. Bu göre ağızdan çıksa bile başından eksik olmayacak olan sakız bulundu.

O Sakızın Adı: FABRİKALAR ZARAR EDİYOR idi.TÜRKİYE’DEKİ  TÜM  KAMU  MALLARININ SATILMASININ  NEDENİ;  ZARAR  ETTİKLERİ  İÇİN  DEĞİL.  ABD  ( AB ) VE  DÜNYA  BANKASI  İSTEDİĞİ  İÇİNDİR.

SONUÇ:  Ecevit Hükümeti gitti. Sonrasında her şey ortaya çıkmadı mı! Çıktı. Her şey bollaştı. Buna göre O günler için Ecevit’i  yargılayanlar, hala yoklukların nedenini anlamadınız mı?

Ve dolayısı ile Seydişehir Etibank Alüminyum Tesisleri  zarar etti  ise!. Bunun nedeni hiç bir zaman  işçi olmadı. Kısaca hiç bir işveren verdiğinden daha azını almaz.

   Bir örnek vereyim. Bu fabrikanın satılacağı günlerde, tonlarca külce alüminyumlar satılmadı, biriktirildi. Ne yazık ki Dökümhane stok bölümünde milyon ton külce Alüminyum yıgdırıldı. Gelene bu milletin hakkı peşkeş çekildi. Bir şey daha;. Seydişehir Eti Aluminyum satıldıktan sonra, alıcı firmanın yaptığı ilk işlerden biri;. Alümina Döner Fırınlarının, Beş (5) milyon $’ra yenileştirmesi olmuştu. T.C., bu parayı veremez’mi idi? Fabrika-lar-, bunu veremediği için’mi satıldı!

Halkın ağzındaki bu acı sakız!. 1980 sonrası devletin elinde satılacak her bir yer bitinceye kadar çiğnetilmeye devam edecek. En son iş ise! Biz marabalara kalacak.

Böylece Halkın desteği, sakız  sayesinde  daha önceden alınmaya başlandı. İş penaltı noktasındaki topa vurmak kalmıştı. Başbakan Erdoğan’ın,  Fabrikanın satışı konusunda  fabrika sahasında yaptığı konuşma, bazı işçi arkadaşlar alkışlamıştı. Ki bu işçi arkadaşların çoğunluğu, taşeron firmada çalışanlardı. Fabrika satıldığı zaman  kalifiye işçi usta  olacağız, diyen gençlerdi. Ve peşkeş, bu “ALKIŞLAR”  arasında kabul edildi. Neden? Bana göre bunun 4 nedeni var.

Devamı; ”  Türkiyede Kamu Kurumlarının Özelleştirilme Nedeni ve Seydişehir   ”  bölümünde.  02.11.2011     Mecit  ALBAYRAK

Bir yanıt yazın